Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Claudia

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Claudia O'Connell
Ravenclaw
Claudia O'Connell


Mesaj Sayısı : 3
Galleon : 7
Kayıt tarihi : 28/08/09
Karakter Yaşı : 29
Savaş Tarafı : Aydınlık*

Claudia Empty
MesajKonu: Claudia   Claudia Icon_minitimeC.tesi Ağus. 29, 2009 2:29 am



Karmaşık duygular içinde kaybolup giderken arkasında bıraktığı yıkımı düşünecek halde değildi. Evet, bu yıkım büyük çaplı bir yıkımdı. Ve evet bu yıkımda fazla kişi yaralanmıştı. Ama kızın kendi içindeki boğuluşunu kim duyuyordu? Kim yardım elini uzatıyordu? Tanrı'nın ona armağan ettiği bu aciz hayat daha neler yaşatacaktı? Bu hayat daha ne kadar acımasız olabilirdi. Yaşamın ince dalında hala bir umut var mıydı? , iki eliyle sımsıkı yakaladığı bu dal onu daha ne kadar taşıyabilirdi? Kolları ne kadar dayanabilirdi ki. Seri adımları anlamsız geliyordu. Düşünceleri boş ve ifadesiz, kimsenin onu duymayacağı haykırışları çaresiz... Ağlamamak için direnen gözleri mağlup olmuştu sonunda. Süzülen yaşlar mutsuz, umutsuz suratından ayakkabısının ucuna dökülüyordu. Bir yağmuru andırıyordu adeta. Şiddetle yağan bir yağmuru. Tek farkı fırtınalar Claudia’nın içinde kopuyordu. Nereye gittiğini bilemiyordu. Deli gibi dolaşıyor, oradan oraya dolanıyordu. Kim bilir belki de aynı yerde pervane gibi dönüyordu. Kafası yere dönük bir şekilde, sadece yerde bulunan ot ve çalıları görerek ilerliyordu. Uzun saçları rüzgârda savruluyor, bir kaç tel suratına çarpıyordu. Yanında olmak istediği sadece bir kişi vardı. Ama o bir kişi hayatta değildi. Hayat ondan aldıklarına eklemeler yapar gibi tek tek seçerek alıyordu. Bu küçük, yalnız beden en çok o zaman sarsılmıştı. Her şeyden çok sevdiği, onun için ölümü bile göze aldığı sevgilisi acımasızca öldürülürken. Ölü ama hayatta gibi geçirdiği bu zaman diliminde yapayalnızdı. Peki neden? Neden yalnızdı? Sorun kendinde miydi? Bu kadar düşünce aklını tırmalarken deli olmamak imkânsızdı. Bu boğucu düşünceler kızı gerçekten sıkıyordu. Bir an duraksadı. Elini başına götürdü. Diğer eliyle tutunacak, destek alacak bir yer arıyordu. Kafası sarsılıyor, midesi feci derecede bulanıyordu. Eliyle dokunduğu bir ağaç gövdesine yaslandı. Kısa bir süre orada öylece kaldı. Ormanın ürkütücü manzarası tam karşısındaydı. Cansız bedeni bu kadar düşünceye dayanamadı ve bedeni gövdeden aşağıya kaydı. Yere çökmüştü. Bacaklarını karnına doğru çekmiş bir biçimde kafasını eğdi. Elleri suratını kapatacak şekilde, hıçkırıklarla ağlıyordu. " Neden? Neden? Neden?" Kelimeler boğazına düğümlenmiş biçimde zorla konuşabiliyordu. O öldüğünden beri güneş doğuyor ama kız için geceden farkı olmuyordu. Perdeden içeriye güneş yerine hüzün sızıyordu.

Yüzünü kapadığı elleriyle gözyaşlarını bir çırpıda sildi. Kusursuz derecede korkutucu ormanın derinliklerinden sesler geliyordu. Yaprak hışırtıları gibiydi. Bağrışmalar ve küfürler çok rahat anlaşılıyordu. Claudia titreyen bedenini sakinleştirmeye çalışıyordu. Biran önce buradan uzaklaşması gerektiğinin farkındaydı ama merak aklını kurcalıyordu. Orada neler olduğunu bilmek, anlamak istiyordu. Belki de göründüğü kadar tehlikeli değildi. Aklındaki düşünceler puff uçmuştu. Hüzün bedeninden çekilmiş, yerini meraka bırakmıştı. Sessiz bir şekilde hareket etmeye çalışıyor, sesin geldiği yöne doğru ilerliyordu. Ses tonları kalındı. Bir erkeğe ait olduğu belliydi. Gittikçe yakınlaşıyor, ağaçların arkasından saklana saklana yürüyordu. Birkaç ağaç ötede birileri vardı. İlk gördüğü kişinin elinde bir asa vardı ve karşısındaki kişiye doğrultmuştu. Diğer kişiyi tam göremiyordu. Yavaşça biraz daha yaklaştı. Hata yapıyordu. Bunu biliyordu. İkisinden biri onu görürse neler olurdu kim bilir. Son adımını atmaya hazırlanıyordu. Sol ayağını yere bastı ve diğer ayağını da hareket ettirecekti ki ayağı ağaç kütüğüne takıldı. Yere düşerken çıkardığı sez yetmezmiş gibi birde canının acısıyla bağırdı. “ Ahh.” Canı çok acıyordu ve bacağının kanadığına emindi. Kimsenin onu duymayacağını ümit ediyordu ama boşunaydı. Elinde asa bulunan çocuk ona doğru yaklaşıyordu. Adımlarını hissedebiliyordu.
Kim var orada.” Duraksadı ve asayı Claudia’ya doğru yönlendirdi. Çık oradan aciz.” Aciz olduğu doğruydu. Ne yapacaktı şimdi. Hareket edemiyordu. Düştüğü yerde sessizce kaldı ama fark edilmişti. Bu aptal merakın başına açtıkları tam filmlikti. Ölüm kapılarını açmış onu bekliyordu. Belki de ölümü herkes için daha iyi olacaktı. Kız bu hayata olan inancını kaybetmişken ölüm onu kucaklamalıydı. Ama bu şekilde olmamalıydı. Böyle hayal etmemişti ki. Oğlanın seni kızın düşüncelerini bir ok gibi böldü. Oğlanın Claudia’yı görüp görmediğinden emin değildi. Ayağa kalkıp hızlıca koşsa belki kaçabilirdi. Planına engel olan bir şeyler vardı; bacağının kesik olması ve yerinden kımıldayamaması. Biraz daha geriye gitmeye çalıştı. Yerde sürünmeye çalışıyor, her sürünüşünde daha fazla ses çıkarıyordu. Suratını ön tarafa çevirdi, oğlanı görmeye çalışıyordu ve olan olmuştu. Claudia’nın gözleri oğlanın gözleriyle buluşmuştu. Gördüğü gözler alayla bakıyordu. Başarmanın zevkini çıkarır gibiydiler. Oğlanın karşısında hiçbir güç kullanamazdı. Geniş omuzları, iri kasları, gözleri bu karanlıkta belli oluyordu. Korkuyordu ama bunu belli etmeye niyeti yoktu kızın. Oğlanın keskin konuşması söze başlamıştı.
Vay vay vay. Demek ki aradığım küçük fare senmişsin. Tatlı fare, senin gece vakti burada ne işin var.” Ardından küçümseyici bir kahkaha patlatışı Claudia’yı çileden çıkartmıştı. Zaten korkuyordu, ne diyeceğini de bilmiyordu. Üstelik cevap vermesi gerektiğinden de emin değildi. Konuşsa korkudan kekeleyecekti. Kesik yara zaten kızı terletiyordu, canı yanıyordu. Bu durumdan kurtulmayı her şeyden çok istiyordu. “ Ahhh bacağım.” İstemsizce söylediği bu sözler onu daha da acınası duruma sürükleyecekti. Oğlan Claudia’ya dikkatlice baktı ve “ Neyin var senin.” çocuk insafa mı geldi acaba diye geçirdi içinden. Oğlan tek kaşı havada kıza bakıyordu. Bacağım. Bacağım kesildi.” İnleyerek konuşuyor, kelimeler zar zor çıkıyordu titreyen ağzından. * Lütfen, lütfen bu bir rüya olsun. Uyanıyım ve bitsin.* diye diliyordu içinden Gerçi bu bir rüyadan çok kâbustu. İç çekti ve saklandığı ağacın gövdesini dokundu. Hiçbir şey olmamış gibi kalkıp gitmek istedi. Öyle de yapmayı planlıyordu. Oğlan arkasını döndü ve asa salladı diğer kişi ortalıkta görünmüyordu. Sinirle bakan gözleri kıza bakıyordu.
Ne yaptığını gördün mü.” ne Claudia’yı mı suçluyordu.
Ben bir şey yapmadım ki.” Sinirle kabaran duyguları artık söz dinlemiyordu. Oğlan ondan en fazla iki yaş büyüktü fakat kız bir şey demeye çekiniyordu. Oğlan bir hışımla yerden kalktı etrafta gezinmeye başladı. Kız ellerini dayadığı ağaca şimdi kafasını da dayamıştı. Bacağı kesik olmasa şimdi toz duman olmuştu bu ormandan. Oğlan tekrar ağacın altına eğildi. “ Eee, bacağın ne olacak şimdi.” Az kanayan yaraya gömleğinden bir parça koparıp bastırdı. Acıyordu ama oğlanın ona böyle davranması hoşuna gidiyordu. Az önce olanlarla ilgili ona soru soracaktı. Neden kavga ediyordunuz diyecekti. Kafasında değerlendirdiği kelimelerle ağzını açtı. Adın ne?” Claudia söylediği sözler karşısında şaşkına uğramıştı. Biri onu yönetiyor gibi bambaşka şeyler söylemişti. Belki de gerçekten öğrenmek istediği buydu. Oğlan kıza böm böm bakı ve “ Kyle. Ya senin.Claudia. Ahh biraz yavaş olamaz mısın?” Soru şeklinde sormuştu ama iğnelemek istiyordu aslında. Oğlan iç çekti. Kan pıhtılaşmıştı. Bu iyiydi.

Gökyüzü yavaş yavaş aydınlanıyor, zifiri karanlık çekiliyordu. Bir iki saat sonra Güneş bulutları yırtarak ısıtacaktı bu havayı. Narin bir rüzgâr havada dolaşıyor, dallardaki yaprakları titretiyordu. “ Şimdi daha iyisindir umarım. Ama dinlenmen lazım. Nereden geldin sen?” söze başladı Kyle. “ Teşekkür ederim. Uzun hikâye.” Kısa ve öz bir cevap olmuştu bu ama Claudia daha fazlasını anlatmak istemiyordu. Kyle’de ilk gördüğünden beri büyük bir değişiklik olduğu vardı aklında. Alaycı, ukaladan eser yoktu yanındaki çocuktan. Yardım ediyordu Claudia’ya kanın durmasını sağlamıştı, acısı dinmişti. Yorgun bedeni kızı hapsetmişti. Gözkapakları daha fazla dayanmamak için yalvarıyorlardı adeta. Yorgun olanın sadece kendisini olmadığını anladı. Tek bir hareketle duvara yaslanan Kyle, Claudia’yı kendine çekiyordu. Oğlan böyle düşünmüyordu belki ama Claudia’nın karşı koyamadığı bir çekim başlamıştı. Çocuğun gökyüzüyle bütünleşmiş gözleri gökyüzünü izliyor, kızın gözleri ise onun gözlerini. Sarı saçlarından birkaç tel rüzgâr sayesinde dalgalanıyor mükemmel bir görüntü oluşturuyordu. Tanımadığı birinin yanında oturmuş, bu düşünceleri düşünmek doğru muydu? Tek başına dolaşırken şimdi Kyle adında biriyle duruyordu. Oğlan kız onun gözlerinde düşüncelere boğulmuşken döndü. Claudia’nın gözleri onunkiyle buluşunca kendine geldi. Hemen bakışlarının yönünü değiştirdi ama utançtan kızarmış suratı her şeyi açıklıyordu. Oğlanın ona gizliden gizliye baktığını fark etti. Bakışlarını çeviriyordu ama elinde değildi. Bir şekilde bu yabancıya bağlanmıştı. İçinde bir yerlerde acı çekiyordu. İstemediği ve daha önce bu şekilde çekmediği bir acıyı tadıyordu. Bu gerçekten kalp sızlatıcıydı. Saçmaladığının farkındaydı. Yanlış yapıyordu biliyordu fakat engel olamıyordu. Herkese yaptığı buna yapamıyordu. Önüne duvarlar öremiyordu. Gözyaşları akıyordu buna da engel olamıyordu. Oğlan tek eliyle kızın suratını kavradı. Kendine doğru çekti. Kalp atışları hızlanmış, deli gibi atıyordu. Diğer eliyle gözyaşlarını sildi.
Şşş. Ağlama.” bu iki kelime Claudia için neler neler hissettiriyordu. Ama ağzından duymak istediği imkânsız olsa da seni seviyorum. Kısa saatler neleri değiştirmişti. Duygularını alt üst etmişti. “ Ağlamıyorum zaten Kyle.” Ağlamıyorum diyordu. Çünkü ağlamak istemiyordu. Oğlan Claudia’ya biraz daha yaklaştı. Dudakları kızın dudaklarına yaklaşıyordu. Kız onu öpmek için deliriyordu adeta. Kyle biraz daha yaklaştı ve dudakları kızın dudaklarına yapıştı. Bir eli kızın ensesine doğru hareket edip saçlarını diplerinde bir yumruk şeklinde kıvrıldı. Diğer eli hala ağacın gövdesindeydi. Claudia ellerini destek aldığı yerden kaldırıp oğlanın saçlarında dolaşıyordu. Bacağının hafif ağrısını görmezden gelmeye çalışıyordu. Şu kısa zamanda ne olup bittiğini anlamıyordu. Ama mutluydu, hiç olmadığı kadar. Eski sevgilisinin hayali ruhunun bir köşesinde asılıyken bu ilişki doğru muydu? Dudaklarını birden çekti ve Claudia’ya baktı. Kendi yüzündeki ifadenin mutlu olmasını umarak oda Kyle’ye bakıyordu. Gerçekten mutluydu ama düşüncelerinden arındırılmalıydı. Eğer Kyle gerçekten mutluysa onun bu anını bozmaya niyeti yoktu. Eğildi ve oğlanın suratına bir öpücük kondurdu. Gerçek aşkı yeniden tatmanın zamanı gelmişti anlaşılan. Kyle büyük bir tutkuyla kızı kollarına aldı. Claudia her şeyi unutarak kendini aşkının kollarında serbest bırakmaya odaklandı. Bu ağacın altında daha nelerin yaşanacağını düşünüyordu sadece. O, gerçekten mutlu olacağı şeyler yaşıyordu. Nerdeyse hiç konuşmamışlardı ama aralarında kuvvet güçlüydü görünene bakılırsa. Hayatında bir kez daha mutlu olmayı başarmıştı Claudia. Gözlerini usulca kapadı. Güvenli kollarda huzur bulmuştu ve zevkini çıkararak yaşayacaktı.
"
Seni seviyorum."
"
Seni daha çok seviyorum."
[/size]

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Astianola
İksir Profesörü, Ravenclaw Bina Sorumlusu
Astianola


Mesaj Sayısı : 28
Galleon : 32
Kayıt tarihi : 10/08/09
Karakter Yaşı : 28

Kişisel Bilgiler
Quidditch Konumu:
Özel Yetenek: Vampir

Claudia Empty
MesajKonu: Geri: Claudia   Claudia Icon_minitimeC.tesi Ağus. 29, 2009 9:38 pm

RPG Puanınız: 98'dir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Claudia
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Claudia

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Karakter Bölgesi :: Rpg Kutusu :: Değerlendirme-
Buraya geçin: