Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Steve D.Strong

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Steve D.Strong
Ravenclaw
Steve D.Strong


Mesaj Sayısı : 4
Galleon : 8
Kayıt tarihi : 19/08/09
Savaş Tarafı : Çıkarcı taraf^^

Kişisel Bilgiler
Quidditch Konumu:
Özel Yetenek: Belirlenmedi.

Steve D.Strong Empty
MesajKonu: Steve D.Strong   Steve D.Strong Icon_minitimeÇarş. Ağus. 19, 2009 10:41 pm


  • I

Yağmur bulutları mavi gökyüzünün egemenliğini sürmekteydi o Pazar günü. Neşeli günden ve parlak güneşten eser kalmamıştı, beyaz bulutların arasından gözüken bebek mavisi gökyüzünün yerini bunaltıcı gri yağmur bulutları almıştı. Islak zemine düşen yağmur damlaları pürüzlü yol üzerinde kendine yol çiziyordu.Rüzgar şiddetli değildi, nitekin soğuktu. Yolda yürüyen insanlar üstlerindekilere daha sıkı sarıldılar,sadece biraz daha korunabilme
umuduyla...

Çiseleyen yağmur bir deri bir kemik kalmış yaşlı adam için acı vericiydi. İnceden inceye yağan yağmurun derisiyle teması sivri uçlu bıçaklar gibi can yakıyordu.Yine de onca zamandır yaşadığı onca manevi acıya karşı o an hissettikleri hiçbirşeydi. Bedeni zaman aşınımıyle zayıf ve içler acısı bir hale gelmiş olabilirdi ama bu dayanıksız kabuk içerisinde bir savaşçının kalbi atıyordu.Hiçbir su damlası söndüremezdi o mangal yüreği söndüremezdi. Dış görünüşe aldanabilecek yüzeysel insanlar için bir çöpten başka birşey değildi
belki ama tek bir kin ya da merhamet duygusu ölümlerine sebep olabilirdi. İliklere işleyen soğuğa kayıtsız kalmaya zorladı kendini ve ıslak zeminde yere temazsızcasına yürüyüp eski püskü kapının önüne kadar ilerledi. Kalın ama aşınmış halatlarla demir sopaya tutturulmuş ahşap tabelayı inceledi keskin gözleri. Eski ahşaba oyulmuş ad üzerindegezdi aynı buz mavisi gözler;
"Darağacı"
Seni ihtiyar bunak... diye mırıldandı çatallı sesiyle ihtiyar ve ciğerlerini zorlayan kısık bir kahkaha patlattı.Buranın sahibini bilirdi,savaştan önce de
tanışıyorlardı. Şapşal herif hiç bir zaman iyi bir dinleyici olamamıştı zaten.Kulakları ağır işitirdi, bu yüzden herşeyi bağırarak söyleme gibi rahatsız edici bir huyu vardı. Buraya bu adı verirken de düşündükleri bu değildi.Tabelayı ilk astırdığı zaman daha dün gibiydi. Barın sahibi uzun bir isim seçme merasiminden sonra-ki bu gerçekten uzun sürmüştü- sonunda bir isim seçmişti. Ama aptal herif adı yanlış söylediğinden barın adı darağacı olarak kalmıştı. Aslında şans eseri yerleşen bu isim bara çok uyuyordu. Bar Londra'nın en tenha yerleşimlerinden biri olan
"Visitors Street" adında bir yerdeydi,bolca dar sokağı ve kötü niyetli ayyaşı barındıran envai çeşit insanı kapsayan sevimsiz bir yer. Bar geçen akşamdan kalma yaraları taşıyordu,kapı menteşeleri alınan bir darbe sebebiyle zarar görmüş,ahşap bir sütun kapı önüne devrilmişti.İnsanlardan da mahrumdu mahmur bar,ezilmekten korkan hamamböcekleri gibi saklanmışlardı bir yerlere. Gölgeler arasında birkaç yüz kendini belli etmeden etrafı kolaçan ediyordu.Her elde bir bardak alkol ve diğerinde gerilen parmaklar arasında bir bıçak ya da benzeri bir korunma aracı vardı.Sadece iri peygamber develeri sarhoş olup kendilerini gösterir ardından da kaçınılmaz kavgalardan paylarını alıp evlere dağılırlardı. Bu onlar için stres atma eğlencesinden başka birşey değildi,tabi kimse onlardan sonra etrafı toplayan ve yenileme işlemlerinin parasını ödeyen bar sahiplerini umursamazdı.
Yaşlı adam ince dudakları arasından gülümseyip kendisine bol gelen cüppesinin kapşonuyla gözlerini örttü. Şimdi dünya onun ürkütücü gözlerini görmezken kendini daha güvenli hissedecekti,tabi bu hemen arkasındaki erezyon toprakları gibi çatlamış yüz hatlarının arasındaki mavi gözler tarafından izlenmedikleri anlamına gelmiyordu!

İhtiyar temkinli adımlarla içeri girdiğinde kendinden geçmiş birkaç sarhoş açık saçık bir şarkı söylüyordu bağıra bağıra. Hanımefendi sayılmayacak
garson bayanlar artık her gece bunları çekmekten bıkmış ama alışmış
biçimde kendi işlerine bakıyordu.Kızıl kıvırcık saçlı olan ufak tefek bir kadın tezgahtaki inatçı lekeyi çıkarmaya çalışırken farketti bu ilginç yaşlı adamı. Soluk teni daha da soluklaştı, bu da burnuna uzanan çilleri daha belirgin kıldı. Yaşlı adamın kim olduğunu biliyordu ve maalesef niye
geldiğini de biliyordu.Umutsuzca diğer müşterilere baktı,onlar gibi hiç
birşeyden habersiz olmayı ne de çok isterdi!
Korseli dar elbisesini çekiştirip düzeltti aceleyle ve ayyaşların yanından geçen yaşlı adama ilerledi. Her adımında ayaklarına uyguladığı ağırlığı inceledi bilge adam.Kadının yürüyüşünde bile göze güzel gelen bir asalet vardı.Alev rengi saçları her hareketinde yanaklarını yalayıp geçiyor,adeta dans ediyordu bukleleri. Yaşlı adam bu küçüğü ne kadar sevdiğini unutmuştu. Barda güzel olan tek şey oydu.
Yaşlı adamın aklından bunlar geçerken Kylie'nin aklından geçenler daha
sıkıntılıydı.Ayyaşlar mugglelaredan oluştuğundan sorun çıkarabilirlerdi, özellikle de acaip giyinişli adamlar için. Bu yüzden bu buruşuk cüppeli adam buraya ne zaman gelse beraberinde sorun getirirdi.Aklından geçen sorun aniden baş gösterdi.Kylie tam adama yaklaşmış,merhabalaşmak için ince kemikli ellerinden birini sıkacaktı ki iri yarı,adaleli adamın biri aralarına girdi.Kirli sakalı boynuna kadar uzanıyor,uzun yağlı saçları gözlerinin önüne kadar düşüyordu. Aynı aptal Vikingler gibiydi,tek fark elinde savaş baltası yerine bir maşrapa vardı;

"Heey payılçço!"diye güldü eksik dişleriyle. Neredeyse adamın iki kadardı
,bir kolu yaşlı adamın belinden kalındı.Adam kanına karışan alkolün etkisiyle yarım yamalak konuşuyordu.
"Ellbiseyi nereden aldın,yaşlı bir kadını mı soyydun?"
Barı hakimiyetine alan bir kahkaha sesi boğdu ortamı. Aynı gelmeden önce
başlayan yağmurla beraber gümbürdeyen gökgürültüsü gibiydi,sadece daha
sinir bozucu...
Kylie gözlerini kocaman açmış yalvarırcasına yaşlı adama bakıyordu. Bu sessizliği fırsat bilen ayyaş espirilerine devam etti;

"Yoksa sen sokak soytarıla'ından mıssın?Hani kulaktan bozuk parra
çıkaranla'dan falan?Benim için kula'mdan bir mannken çıka'sana??"

"Dikkat et Paul,yoksa seni cehenneme yollayabilir!"
Ve kahkahalar,kahkahalar...
Ruha işlenen alay çığlıkları...
Yaşlı ve merhametsiz adamın içinde büyüyen öfke dalgası iyice kabarmıştı.Yine de sevgili Kylie'si için bir harekette ulunmadı,buradaki herkesi harbiden cehenneme yollayabilecekken!
Kapşonunu indirdi yavaşça başından ve gözlerini iki katı kadar olan adama dikti. Adamın yüzündeki kendini bilmez gülümseme yavaş yavaş kaybolurken onu korkutmanın verdiği zevkle izledi.

Siz kendini bilmez beyefendilerin,tabi kendinizi hala böyle adlandırabiliyorsanız,yapabileceği en tehlikeli şeylerden birini yapmaktasınız, nitekim güçsüz görünen bu bedenini içinde öyle bir güç yatıyor ki onu gerçekten görsen seni öldürmek için ağlayarak ayaklarıma kapanırsın. O zaman senin o değerli alaylarının konusu olmaktan çıkarım ve seni işe yaramaz bir böcekmişçesine topuğumla ezerim Bu yüzden baylar, yolumdan çekilin, ya da çekilmeyin ben de zevkle etlerinizi yeni öldürülmüş bir dana gibi kemiklerinizden sıyırayım.
Sözlerinde herhangi bir tehdit yoktu,hatta ses tonu o kadar gerçekçi ve saftı ki adam bir adım geri çekildi. Kylie usanmış ve endişeli bir bakış attı
aniden sessizleşmiş kalabalığa. En azından kavga çıkmamıştı ve o buna bile minnettardı.Yaşlı adamın koluna girdi gözlerini kalabalıktan ayırmadan

Gidelim baba.
Aksaya aksaya ilerledi yaşlı adam. Taa ki zemin kata inen merdivenden inip
bodrumda tek başına oturan adamın karşısına gelene kadar.Oda bina ile oldukça uyumluydu. Duvarlarındaki iri çatlaklar nerden geldiği bilinmeyen ince su yollarıyla lekelenmişti.Alçak tavan buranın zamanında kiler olarak
kullanıldığının göstergesiydi,o da duvarlar gibi yosun tutmuştu. Ayriyetten odayı hapseden ve ciğerlere eziyet eden bir nem kokusu duyuluyordu. Kylie bu kokuya karşı burnunu buruştururken yaşlı adam ağır kokuyu dayanıksız ciğerlerine çekti büyük bir nefesle.Onun hassas burnu daha beterlerine tanık olmuştu.Gözleri ise,karanlıkta dahi ölüm vaat eden gözleri, karşısındaki silüete kitlenmişti.
Yüzü karanlıkta görünmüyordu ama gölgelerin yüz hatlarına vurduğu kadarıyla genç biriydi. Karanlık odanın en karanlığına kapatmıştı kendini.Ellerinden biri oturduğu demode koltuğun korkuluklarında gevşekçe durmakta, diğeriyse hemen çenesinin altında destek görevinde durmaktaydı. Kylie odaya ilk indiğinden bu genç adamın niye Bilge Clementores'i,yani bunca şey görmüş babasının, onca yolu katedip gelmesine değdiğini düşünmüştü.İçten içe insani bir kıskançlık hissetti. O ölse dahi babası onu görmeye gelmezdi...
Clementores zemin kata inmeden önce baston niyetine kaptığı meşe dalına dayanıp önünde kendi kişiliğinden ödün vermeden dimdik durdu ve çenesini
düşünceli düşünceli kaşıyan adama baktı saygıyla.Tam o anda genç adamın
eli daha önce farkedilemeyen ipe kaydı ve neredeyse Clementoresin adımıyla yarışırcasına aynı zamanda vasfını gördü. Tavandaki küçük ışık aydınlandı ve karanlığı geri çekilmeye zorladı.Yeşil gözlü adamın tavrındaki rahatlık Kylie'i ürkütse de Clementores'i sadece güldürdü;

Merhaba James,uzun zaman olmuştu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Creatura
Admin
Creatura


Mesaj Sayısı : 53
Galleon : 125
Kayıt tarihi : 09/08/09
Savaş Tarafı : Aydınlık

Kişisel Bilgiler
Quidditch Konumu:
Özel Yetenek:

Steve D.Strong Empty
MesajKonu: Geri: Steve D.Strong   Steve D.Strong Icon_minitimeÇarş. Ağus. 19, 2009 10:46 pm

Değerlendiriyorum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://ateskadehi-rpg.yetkin-forum.com
Creatura
Admin
Creatura


Mesaj Sayısı : 53
Galleon : 125
Kayıt tarihi : 09/08/09
Savaş Tarafı : Aydınlık

Kişisel Bilgiler
Quidditch Konumu:
Özel Yetenek:

Steve D.Strong Empty
MesajKonu: Geri: Steve D.Strong   Steve D.Strong Icon_minitimeÇarş. Ağus. 19, 2009 11:18 pm

Pazar* günü demişsin. Pazar, belli bir tarih belirtmedikçe küçük harfle başlar. Bknz: 19 Mayıs 1998 Pazar günü...
aşınımıyle* aşımıyla
...mangal yüreği söndüremezdi...* ...mangal yüreği, söndüremezdi...
darağacı* dar ağacı
...şarkı söylüyordu bağıra bağıra...* şarkı söylüyordu, bağıra bağıra
mugglelaredan* muggle'lardan, yabancı isimler kesme işaretiyle ekinden ayrılır.
acaip* acayip
gökgürültüsü* gök gürültüsü
nerden* nereden

Kurguyu sevdim; ayyaş adamın sözcüklerine de bayıldım. Görüntü konusunda sorun taşamışsın. Ayrıca noktalamalardan sonra bazı yerlerde boşluk bırakmamışsın. Italic değil de; size=10'u kullansaydın keşke.

= 90
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://ateskadehi-rpg.yetkin-forum.com
 
Steve D.Strong
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Steve Strong

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Karakter Bölgesi :: Rpg Kutusu :: Değerlendirme-
Buraya geçin: